31 Aralık 2011 Cumartesi

İyi Seneler

Photobucket


Geçen Yıllara, hastalıklara, depresyona inat yeni yıl, yeni güzellikler getirsin. Sağlık getirsin, huzur getirsin, şans getirsin, para getirsin, aşk getirsin... Allah ne verdiyse getirsin işte :) Madem 2012 bir devrin sonu negatiflerin de sonu olsun. Herkese Mutu Yıllar :) Veeee her yıl olduğu gibi bu yılki şarkımda budur :)


Devamını Oku

23 Aralık 2011 Cuma

Yağmur yağdı, gök çatladı


İstanbulda gök çatlıyor resmen. Allah bu havada dışarıda olanlara kolaylık versin. Benim gibi evde kalabilen şanslı azınlıktansanız, alın elinize çayınızı, kahvenizi ya bir film izleyin, ya da bir kitap okuyun. Yapabilirseniz tabii :) Bu havalarda hep içimden film izlemek gelir ama bir türlü ruh halime uygun bir şey bulamam. En iyisi yağmuru izleyeyim romantik takılayım :D
Devamını Oku

18 Aralık 2011 Pazar

Ev Yapımı Pizza

Geçen gün annemle otururken değişik bir şey yiyelim istedik. Önce kumpir mi yapsak dedik sonra Pizza ısmarlayalım dedik sonra iki kişi için pahalı ve gereksiz olur düşüncesiyle vazgeçtik. En sonunda kendi pizzamızı kendimiz yapalım hem oyalanırız, hem de bloga malzeme olur dedim ben. :) Aslında hamuruda evde açacaktık ama çok zaman alır diye vazgeçtik. Gelelim Pizzamızın yapımına:

Malzemeler:
  1. 2 adet ekmek hamuru, aslında 1 tane de olur.
  2. 1 adet Tat Domates Püresi,
  3. 3-4 tane parmak sosis
  4. Bir avuç siyah zeytin
  5. Bir kaç dilim sucuk ben küçük doğradım.
  6. Üstünü kaplamak için arzu ettiğiniz kadar taze kaşar peyniri
  7. 1 tane sivri biber. (Son anda dahil olduğu ve ben pek sevmediğim için resmi yok :) )
Hamuru yağladığımız borcama yaydık. Hamuru ayrı borcamı ayrı yağladık çekilmesin diye. Üzerine yarım paket Tat domates püresi döktük. Benim gözüm aç olduğunda iki tane aldım ama 1 tane de yetermiş :) Pakette kalan yarısını makarnaya sos yaptım. Üzerine siyah zeytin, doğranmış sosis ve küp şeklinde doğramaya çalıştığım sucukları ve yeşil biber serptik. Üzerine kaşar rendeleyip önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 20 dk kadar pişirdik. Sonrada afiyetle yedik. :) Aslında iki hamur değil tek hamur olsaydı daha güzel olurdu. Bu şekilde fazla kalın, fazla ekmeksi oldu.

Benim vazgeçemediğim üstüne para verseler değiştiremeyeceğim tatlarım vardır. Birisi Doğadanın Tarçın Karanfil Çayı biri de Maret Altın Seri BAYILIYORUM o sucuğa sarımsak ve baharat sevmediğim için tam benlik babam sağolsun eve ayrı sucuk, bana ayrı alır kahvaltı alışverişi yaparken. Bu arada dikkatimi çekti biz hep Tat kullanıyoruz otomatik olarak elim ona gitti markette ancak bir de Tamek var bu ikisi dışında domates püresi yok mu? Ben mi bulamadım?

Son olarak domates sosunu kenarlara taşırınca biraz yanmış ama tadı kötü değildi. Siz dikkat ederseniz böyle bir sorunla karşılaşmazsınız :)

SDC11615

SDC11616

SDC11617

SDC11618

SDC11619
Devamını Oku

6 Aralık 2011 Salı

Kola Tiryakisiyim

Bir kola tiryakisinin acı itirafları :)


Hatırlayamadığım kadar uzun zamandır kola içiyorum. Okul yıllarında sabah boş mideye ilk içtiğim şey olma özelliği vardır. Çok, çok pek çok seviyorum. Coca Cola company beni işe alsa günlük kola tüketimi karşılığında bedava çalışabilirim :) Günde ne kadar içiyorsun sorusuna, ne kadar alırsam o kadar cevabını veriyorum. Çünkü; sevdiğim şeylerde limit, sınır, tadımlık gibi kavramlarım söz konusu değil. Bu arada Cola, Coca Coladır.  :) Ayrıca kutu kolanın tadı farklı, pet şişede olanın tadı farklı, şişede olanın tadı başkadır. Bunu ancak ve ancak kola bağımlıları bilir :) Bu kadar azimli bir içici olarak hala midemin delinmemesine şaşıyorum :) Uzun lafın kestirmesi ben artık kolayı bırakmaya karar verdim. Ufak, tefek ama günlük yaşamı ve yaşam kalitesini etkileyen sağlık sorunlarım var. 

Genetik olarak şekere yatkınım, kiloluyum. vs. vs. Ama yavaş, yavaş :) Lütfen, sigarayı bırakanlar bile önce azaltıyor diye kendimi teselli ediyorum. Şimdilik eve kola almamakla başladım, kardeşim vs alınca da bir bardaktan fazla içmemeye çalışıyorum. Yalnız evren beni sınıyor. Bu kararı aldığım ve uygulamaya koyduğum ilk günün akşamı, kardeşimin arkadaşı elinde 2,5 LT kola ile geldi. Joey abla sen seversin diye. Yalvarsam git al, kolasadım ölüyorum desem almazlar :)) Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine kolaya alkollü içecek muamalesi yapmaya karar verdim.  Arkadaşlarla dışarı çıktığımda, sosyal ortamlarda içeceğim. O kadar da olsun ama dimi :) Hem zaten kolayı içme fikri, kolanın kendinden her zaman daha güzel, daha lezzetli... Offff kolasadımmmmmmm :)
Devamını Oku

24 Kasım 2011 Perşembe

Kremalı Bisküvi Pastası

Salı günü uzun zamandır görüşemediğim Lise arkadaşım bize geldi.  Çok keyifli zaman geçirdik. Aslında vakitlice gelmesine karşın o kadar çok şey birikmişti ki gün bize yetmedi. İkram olarak öncelikle, annemin yaptığı benim de çok sevdiğim kısır vardı.  Misafirim kısır sevmese bile anneme yalvar yakar yaptırıyorum, aramızda kalsın aslında annem bana yapıyor kısırı :)) Sonra benim yaptığım ev yapımı kumpir ve kremalı bisküvi pastası vardı. Orjinal tarifinden farklı olarak ben Kumpire çeşitli malzemeler ekliyorum. Kaşar peyniri, (içine ve üstüne) Sosis, mısır, mantar, siyah zeytin, bazen salam gibi. Damak tadına ve isteğe göre değişir tabii bu malzemeler. Üstüne kaşar peyniri ekleyince fırına veriyorum, erisin ve biraz kızarsın diye. Çok güzel oluyor. Arkadaşım da bayıldı. :) Bisküvi pastası çok hafif ve güzel oldu üzerine annemin fikri ile, bisküvileri rondoda çekip hindistan cevizi ile karıştırarak serptik.  Aslında benim ezberimde olan Brüksel muhallebisini yapacaktık yine bisküviyle beraber ama evde kakao yoktu sebep o oldu. Çikolata ve şeker oranı yüksek yiyecekler yiyemeyen arkadaşım Tarih84 geldi aklıma. O gelince ona da yapacağım elcağızlarımla. :)

Kumpir ve kısırın fotoğrafı yok ama zaten daha önce yayınlamıştım kumpir fotosu tık tık. :) Erkek kardeşim de çok sevmiş tatlıyı, sabah kalktığımda bir dilim bile yoktu :) İyi ki bunu çekebilmişim.




Krema Tarifi

1 kg Süt
7 Çorba kaşığı şeker
3 Çorba kaşığı un
1 Paket Vanilin
Yarım Paket Margarin
1 yumurta
Bütün malzemeleri derince bir tencereye ekleyin. Koyu kıvama gelene kadar karıştırın. Bisküvilerin üzerine dökün. Sonra da dilediğiniz şekilde servis yapın.
Devamını Oku

20 Kasım 2011 Pazar

Neyle giysem?


Bir süre önce arkadaşlarla görüştüğümüzde mağaza gezerken bu eteği gördüm Palladium C&A. C&A da bazen büyük beden giysilerden bulunabiliyor. Ben yazın bütün T-shirlerimi oradan aldım. Neyse hep etek giymek istiyordum ama olmuyordu. Bunu da görünce denedim ve kötü durmadı. Bir heves hazır bedenini bulmuşken alayım dedim. Kuzenin kınası falan olursa orada giyerim diye düşündüm. Duruyor öyle. Ne zaman olacağı belli değil ama yaza kalmaz sanırım. Bu uygun mudur sizce? Bir de klasik ve günlük olarak nasıl kombinleyebilirim bunu? Etek dizi örtüyor. Ama üstüne çok uzun bir bluz giyersem eteği kapatır. Öte yandan kısa da olamaz kalçalarımı örtmeli. Bir fikir alsam sizden tam süper olur :)

Devamını Oku

18 Kasım 2011 Cuma

Doğal Minik Reçeller

Annemle Carrefour Exprese gidip minik sebzeleri sevip hiç bir şey almadan çıkarken, en nihayetinde gözüm bu reçellere takıldı. Minnacıktılar, renkliydiler, Fransızdılar al beni diye bağırıyorlardı resmen. %100 Doğal ve şeker ilavesiz olduğu yazıyordu üzerinde. Öyle çok reçel yemem ben bunlar tam benlikti. Hepsinden tadımlık şahane. FAKAT büyük bir hayal kırıklığı oldu benim için. İçinde katkı maddesi yok diyorlar. Türkçe açıklaması olmaması da ayrıca şahane!! Bu arada farkında mısınız Türkiye'de satılan ithal ürünler çoğundan Türkçe açıklama yok. Bazen ithalatçı firma lütfederse bir etiket yapıştıyor üzerine. Şanslıysanız oradan bir şeyler anlayabilirsiniz ürünle ilgili. Neyse konumuza dönelim. Reçellerin tadı acıydı resmen buruk acı bir tat vardı. Bu tadı elde etmek için bir madde koymuşlar. Üzüm bir şeysi tam hatırlamıyorum, tam da anlamadım İngilizcesini. Kayısılı olan güzeldi bir tek. Diğerleri doğal olduğu için yemediğimiz kısa sürede küflendi. Attık. Geriye minik, şirin kavanozlar kaldı.




 
Devamını Oku

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bu nasıl bir zarafet?

Van'da yaşanılan depremin, acı kayıpların ardından günlerdir ülkenin ve dünyanın dört bir yanından yardımlar, yardım teklifleri sürüyor. 1999'dan bu yana hiç bir şeyin değişmediğini çok acı bir biçimde gördük.Yine öldüren binalar, ihmaller... 1999 Gölcük depreminde sonra %15 Özel İletişim Vergisi gelmişti. Depremzedelere destak olmak için? Bunca yıl ödedik o vergileri sonra %5 e indi ama kalkmadı. Şimdi yine zamlandı sanırım? Nereye gider bu paralar? Kimin cebini doldurur merak konusu? Öyle ya hala çadır ihtiyacı var, hala ısınma ihtiyacı var ve bu ihtiyaçlar tam olarak karşılanabilmiş değil. Bunun yanında, ne yazık ki; henüz organize olmayı, tok gözlülüğü öğrenememiş insanlarımız var. Gelen yardım kamyonlarını yağmalayanlar, birbirini ezerek yardıma ulaşmaya çalışanlar tam bir can savaşı yaşandığını gösteriyor haber bültenleri. Sağ elin verdiğini, sol el duymayacak demiş Peygamber efendimiz ancak bazı yardımlar hem örnek teşkil etmesi bakımından, hem de reklam fırsatı olarak görüldüğümden göstere, göstere yapılıyor. Olsun yerine gitsin de, sebebi ne olursa olsun önemli değil.


Öte yandan Mart ayında yaşadıkları büyük depren felaketinin ardından, daha kendi yaralarını tam olarak sarmamış olan Japon halkından, Türk büyük elçiliğine isimsiz zarflar bırakılıyor. Umut verici, teselli eden notlarla birlikte. Ben yaptım demeden, isim vermeden dünyanın bir ucunda hiç tanımadığı, görmediği insanlara destek veren insanların yaptığı bu olağünüstü güzellik göz yaşartmaz da ne yapar? Bu kadar zarif, bu kadar kalpten gelen bir yardım daha görülmemiştir. Hele 5 yaşında bir çocuğun sözcükleri 'Gambatte Türkiye' 'Başar Türkiye' yazılı not sosyal medyada ve Twitterda en çok konuşulan konulardan biri oldu. Senin güzel yüreğine göre versin Mevlam, güzel çocuk. Bu hareket bana Zülfü Livanelinin bir şarkısını hatırlattı. Kardeşlerimiz duyar elbette ama el oğlunun duyması beklenmedik anda uzatılan yardım elleri daha bir duygulandırıyor insanı...

Çoğalır engeller yürür gidersin
Yüreğin taşıyıp götürür seni
Nice selden sonra kumdan ötede
Kardeşin duymaz eloğlu duyar
Devamını Oku

19 Ekim 2011 Çarşamba

Blogosfer Yas İlan Ediyor


Söyleyecek kelime yok. Sabah çok erken yayınladığım postu girerken olan bitenden haberim yoktu. Allah şehitlerimize rahmet eylesin. Ailelerine, bizlere sabır versin. İki erkek kardeşim var hoş olmasa da bir şey değişmezdi ama henüz askere gitmediler. Çok korkuyorum.... Allah bütün evlatları, babaları, kardeşleri, eşleri, nişanlıları analarına-babalarına sevdiklerine bağışlasın.
Devamını Oku

Flormar 423

Buz mavisimi? Bebe mavisi mi? denir bu renge bilmiyorum. Yapısı kötü altına beyaz oje üste iki kat sürünce ancak düzgün bir görünüm elde edebildim. Benim tırnak çizgilerimi belli etmeye çok müsait bir kıvamı var. Kendi başıma süremedim zaten kuaförüme sürdürdüm. Fotoğraf güzel değil ama anlaşılıyor. Bir daha bu rengi sürer miyim bilmem en azından bu markanınkini sürmem.

SDC11596
Devamını Oku

28 Eylül 2011 Çarşamba

Tek taşımı kendim yaptım :)


Bu kızlar peş peşe evlenmeye karar verdiler hem de bana sormadan :) Dur bakalım ben daha ilkinin travmasını atlatamamışken ne oluyor böyle :) Sonra gözler kime çevriliyor? Ah ha ha ehh bir sen kaldın. Darısı başına... Durun bakalım hem, bu daha nişan düğün değil ne oluyoruz :) İşin garibi halamın kızı evlenirken kimse bana böyle sözler söylemedi. Ama amcamın kızı... Şimdi ablam keşfetti bu bloğu ben nasıl derim, bizim kız azıcık delidir diye, höt höttür diye :) Diyemem dedirtemez kimse bana böyle şeyler. Ama babannem der ki 'Kızımın hem elinde hem dilinde var' Yani hem maharetli, hem de aklına geleni söyler. Riyakar değildir. Sevmediğine, seviyormuş gibi yapamaz. Seviyoruz ailecek :D Cidden çok severim 3 yaş var aramızda.Nişan esnasında duygulandım açıkçası bu daha nişan hem de. Allah izin verirse ben bu kızın kınasında, düğünün de ne yaparım bilmiyorum. Allah tamamına erdirsin diyeyim son olarak :)


Bana tek taş falan veren olmadığı için peçete tutacağından kendime yüzük yaptım ha ha :)


 

İlk defa bir davette yemekleri beğendim. Çekim iyi değil ama artık olduğu kadar :)


Etlerin küçük olması hem kesimi hem de yemeyi kolaylaştırıyor. 


 Dondurma ben masaya gelene kadar erimişti :(

Devamını Oku

21 Eylül 2011 Çarşamba

BB Cream Arayanlar

 



Bildiğiniz gibi BB Cream ülkemizde satılan bir ürün değildi. İnternetten getirtebiliyorduk ama Nisan ayında yayınlanana genelge ile online kozmetik alışverişi kodoman firmaların ceplerini yeterince dolduramadıklarından olsa gerek YASAKLANDI... Yakın zamanda BB Creamin ne olduğunu ilk kez ondan duyduğum bir arkadaşım yine ülkemizde satılan bir BB Creamden bizi haberdar etti. Watsons mağazalarında Pure Beauty standlarında BB Cream bulmak mümkün. Missha kadar mükemmel değil ama fondotenden iyidir. Ben orada denedim ve beğendim. 24 TL olanları gördüm ben ama arkadaşım 14 TL lik de var yazmış kendi blogunda.



BB Cream nedir diyorsanız tıklayın


Devamını Oku

16 Eylül 2011 Cuma

Hangisi?

Kuzenin nişanı için iki alternafim var biri kırmızı biri alacalı. Kırmızı çok severim ama sanki biraz sardı ve biraz da abartılı gibi. Bir fikir verin yarına kadar hangisi? Altta siyah pantolon olacak.


Devamını Oku

14 Eylül 2011 Çarşamba

Tembellik içime işledi :)


Bir şeyler yazmak istiyorum ne yazsam bilemiyorum. En iyisi ben tembelliğin kitabını yazayım bana ancak o yakışır :) Yine bir kuzen nişanlanıyor ve yine giyecek bir şeyim yok ve evet bu da kısmen ani oldu. Nişan bu Cumartesi. Gerçi hazırlanmak için vakit vardı biraz ama bu seferde giyecek bir şey bulma sorunsalı yineledi kendini. Bu sefer çifte bela gibi geldi. Sadece beden değil sorun. Gördüğüm herşey öyle çirkin ki 36 beden bile olsam, para verip giymem o şeyleri. Yarın sadece bluz bakacağım bana şans dileyin :)
Devamını Oku

30 Ağustos 2011 Salı

Mutlu Bayramlar

 

Herkese mutlu, huzurlu, neşeli bayramlar diliyorum. 
Devamını Oku

11 Ağustos 2011 Perşembe

Flormar 429 -Fevkaledenin fevkinde :)-

Flormar 429 Daha yeşile çalan bir renk. Burada mavi gibi duruyor. Çok beğendim bir nokta kadarı çıkmış. Flormar ojeler iyi de çok dayanmıyor. Kuaförüm çok beğendi ve bana bırak bunu dedi ben de bıraktım. Gittim sonra hemen yenisini aldım :)

Image and video hosting by TinyPic

Image and video hosting by TinyPic
Devamını Oku

3 Ağustos 2011 Çarşamba

DİY Ben yaptım oldu

Do it yourself= Kendin yap. İllaki moda ile alakalı olmak zorunda mı? Ben mesela kendi soğuk kahvemi yaptım :)) Dışarıda Starbucksta şurada burada dünyanın parasını veriyoruz. Evde olan malzemelerle ben yaptım oldu.


Su firmasının verdiği kahve dünyasının poşet kahveleri vardı evde. Dondurma da almıştık, krem şanti de aylardır sürünüyordu. Ben de hepsini karıştırıp, kahve yaptım. Çok güzel oldu. Gelin size de yapayım :))


Image and video hosting by TinyPic

Image and video hosting by TinyPic

Image and video hosting by TinyPic
Devamını Oku

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Ben yoldan gönüllü çıktım :))

Efendim blogu ilk açtığımda paylaştığım ilk postlardan biri, ojelerimle ilgiliydi. Bakınız :) O zaman henüz oje bloglarından haberim yoktu. Youtubeda videolara bakar iç geçirirdim keşke bizde de olsa diye. Derken bir gün nasıl oldu hatırlamıyorum. Öykü'nün bloguna denk geldim. Aynı anda Zuzu'yu da keşfettim. Aman allahım dedim... Bu kızlar şahane. Sonra diğerleri geldi ve ben kendimi buğday ambarına düşmüş tavuk gibi hissettim :) Onların kullandığı, yurt dışından aldıkları ya da orada yaşayanların kullandığı ojeler burada yok var olanlar da aşırı pahalı. Artık online kozmetik alışverişi  yasaklandığı için internet üzerinden de getirmek mümün değil! Önceden kırmızı-pembe-bordo-beyaz ve tonlarından başka renk bilmeyen ve aslında bulamayan ben, bir sepet dolusu oje sahibi oldum. Pişman mıyım? Birazcık :) Daha bloggerlarla kıyaslanamaz -ki bir yarış içinde değilim- ama bence çok :) Bir de oje deyince Flormar geliyor aklıma. Hem en kolay bulunan marka, hem de diğerlerine nazaran daha ucuz. Henüz tek bir  ojeye 5-10 TL verecek kıvama gelmedim :) Ama kıyısından döndüm diyebilirim.. Neyse işte ojelerim... Çekimler kötü ama tekrar çekmeye üşendim. İdare ediverin :)




Bunlarda dün aldıklarım :)


Soldan sağa: Flormar Supershine 46, Flormar 429, Flormar Supershine 50, Flormar 431
Devamını Oku

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Vır Vırık Dağının Tepesinde Starbucks :)


Geçenlerde, geçenlerde dediğim oluyor 3 hafta falan :) İzmire giderken, yolda duralım dedik Susurluktu sanırım. Sürekli uyuduğum için kafam leyla gibiydi :)) İndik arabadan, dinlenme tesislerinde Starbucks vardı... Dedim yuh burada da mı? 'Go home yankey :P ' tipi biri değilim ama şaşırdım. İçeride tadilat gibi bir şey vardı ve leş gibi tuvalet kokuyordu. Yemek, yemek pek mümkün değildi. Ama Ayran-tost ikilisinin alternatifi Burgerlar da oradaydı. Çeşitlilik iyidir severim ama her yörenin kendine has lezzetleri, özellikleri vardır-vardı. Bunlar kaybolmaya başlamış. Tadı bir şey benzemezse yediğimin, içtiğimin boşa kahramalık yapamam. Gider Starbucks alırım bende :P

Aklıma şu şiir geldi.

...'Vırvırık dağının tepesindeki köyde, cafe show levhasının altında, acının da acısı kahve içeniniz var mı'?
Devamını Oku

29 Haziran 2011 Çarşamba

Arkadaşlar, fal, oje...

Pazartesi günü Semaşim :) Tuba ve Kuzenleri Yasemin bize misafir oldular. Yedik, içtik sofranın fotosunu çekmeyi unuttuk ama menude kısır, bisküvi pastası ve ev yapımı kumpir vardı. Halam fal bakıyor dedim, kızlar pek heyecanlandılar :) Fallar bakıldı, halam tabiiki herşeyi bildi :) Kızlar büyülendi, çok eğlendik sonunda da bendeki ojelerden Semacığıma rangârenk tırnaklar yaptık :)
EKLEME: Peeekkk sevgili çitlembiğim Miss. Nefertiti de o gün bizimleydi ama annesinin rahatsızlığı yüzünden erken ayrılmak zorunda kaldı :(






Devamını Oku

26 Haziran 2011 Pazar

Ankara'dan ilk Öykü :)

2 Hafta önce Ankara'ya gittim. Hem arkadaşlarımı hem dayımı ziyarete. Gitmişken Öyküyü görmeden olmazdı. Sağolsun o kadar telaşının arasında bana zaman ayırdı ve çok keyifli vakit geçirdik. Tam tahmin ettiğim gibi, çok zarif, güzel ve çok tatlı bir kız Öykü. Gönül isterdi ki daha uzun saatler beraber olabilelim ama bunu bir ön izleme kabul ediyorum :) Sırf Öyküyü göreceğim diye, sarı oje sürdüm. Bilmeyenler için ben sarı renk oje sürmem, sarıdan oje olmaz derdim hep :) Yol yorgunuydum ve Çağla sağolsun sürekli beni yürüttü :) Ellerim de ayaklarım gibi şiştiği için kötü görünüyor ama olsun. Benim elimde Golden Rose 41 var Öykünün ellerinde de China Glaze Octa-Gone Wild.
Devamını Oku

23 Haziran 2011 Perşembe

Olsa da içsek :)

 
Geçenlerde annemle Kadıköy'de Vamos Cafede Limonata içmiştik. Ondan beridir içmedim. Gece, gece canım çekti. Suçlusu bu kızdır. Tez gereği yapıla :))
Devamını Oku

1 Haziran 2011 Çarşamba

Watsons Alışverişi

Söz vermiştim hiç bir şey almayacağım diye. Hep giriyorum Watsonsa bir kaç seferdir. Bir şey almadan çıkıyorum ama bu sakuraları görünce dayanamadım. 5.50 Lira gibi bir şeydi. Hadi o tamam da Lip glosslar ne alaka? Ben böyle alıyorum kenara koyuyorum malum. Golden Rose dudak parlatıcısını gösterdim, kız artık bunlar yok dedi. Sadece 2 sene olmuştu halbu ki. Aldım ve bir süre açmadım paketi. Makyaj çantası hediye ettiler. Sanki çok ihtiyacım vardı...

Devamını Oku

26 Mayıs 2011 Perşembe

Yurt dışı online Alışveriş Yasağı

Sevgili  http://makyajguncem.blogspot.com/ blogunun sahibesi bu metni hazırlamış facebook grubunda yayınlamış. Ben de kopyala-yapıştır yapıyorum.

Hepinizin bildiği gibi 19 Nisan 2011'de yürürlüğe giren;yurtdışından kozmetik ve besin takviyesi alımını tamamen yasaklayan ve diğer ürün alımlarında da yılda en fazla 5 defa sipariş verme kısıtlaması koyan genelge karşısında Facebook’ta http://www.facebook.com/home.php?sk=group_141038985968157&ap=1 grubunda toplandık ve hakkımızı hukuki yollardan arıyoruz. Avukatımız var ama açılacak dava için 7450 TL toplamamız lazım. Bunun için herkesten sadece 10 TL katkıda bulunmasını istiyoruz.İsteyenler daha fazla katkıda bulunabilirler tabi.Bu zamana kadar 1850 TL toplanmıştır. Davanın açılamaması veya kaybedilmesi halinde, toplanan para LÖSEV’e bağışlanacaktır.Katkıda bulunmak isteyenler grubumuza üye olabilir ve aşağıdaki hesaplara 10 TL aktarabilirler.Bu parayı nerelere harcamıyoruz ki? Eğer şimdi 10 TL yardımda bulunmazsanız alışveriş hakkımız elimizden alınacak ve Türkiye'den,yurtdışındakinin 3-4 katı daha pahalıya satılan ürünleri almak zorunda kalacağız.Ayrıca Türkiye'de bulunmayan ürünlere bir daha ulaşamayacağız.Lütfen duyarlı olalım ve bu davaya katkımızı gösterelim,ileride pişman olmayalım.Davayı açmak için çok az zamanımız kaldı.Paraların en geç 15 Hazirana kadar toplanması ve gerekli ön bürokratik işlemlerin de en geç 18'ine kadar bitmesi gerek.Tüm blogger arkadaşlarımızdan destek bekliyoruz.Lütfen bu yazıyı bloglarınızda yayınlayın,daha çok kişiye ulaşalım...
İş Bankası Hesap No:
Umut Şeker
Türkiye İş Bankası Ankara Kavaklıdere Şubesi
4209 (Şube Kodu) - 0866908 (Hesap No)
IBAN: (TR950006400000142090866908)

PayPal hesap No:
 
taurusskywalker@gmail.com
Devamını Oku

25 Mayıs 2011 Çarşamba

İSMEK Rölyef çalışması


Kartal-Cevizli İsmek öğrencilerin muhteşem rölyef çalışmaları, Optimum alışveriş merkezinin girişinde bir kaç haftadır sergileniyor ve bu çalışmalar için 25 Mayıs son gün. Oradan sonra Feshaneye gideceklerini söylediler. Hepsini görüntüleyemedim ve fotoğraf kalitesi de iyi değil ama idare eder :) Keşke Seyhan'cım profesyonel makinesini alsa gelse de bu tabloların resmini çekseydi. O kadar güzeller ki.. En ince detayına kadar düşünülmüş herşey. Hele köy.. Kurutulan sebzeler. Eğer işiniz yoksa bugün gidin bakın. Sol alttaki butona tıklayarak slayt geçisini durdurabilirsiniz.





Devamını Oku

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Burnum düşecek sanırım....

 Günlerdir gribim.. Bir terliyorum, bir üşüyorum. Yaşasın ben hastalanmıyorum diye düşünürken, burnum kopacak artık silmekten. Selpak bana sponsor olsa hayır demezdim valla. Selpak mendillerim bitti, şimdi rulo tuvalet kağıdını kullanıyorum :) Kırmızıyı severim ama pek burnuma yakıştığını düşünmüyorum. Bu arada yeni favorim ayvalı ıhlamur çayı..
Devamını Oku

3 Mayıs 2011 Salı

Özgürlük hak hukuk gak guk

Son günlerde ayyuka çıkan internet yasakları ile ilgili bir yazı yazmak istiyordum. Ama çoğu zaman bir şarkı, binlerce sözlüğe bedeldir. Yıllar öncesinden Grup Vitaminin 'nüktedan' şarkısı. Şu satırları yazarken bile düşünüyorum acaba başıma bir iş gelir mi diye? İşte amaç bu. Korkutmak, yıldırmak, böylece hiç bir şeye itiraz edemeyecek duruma gelmek. Sadece eğlence amaçlı yapılan bu şarkının sözleri ne kadar ilginç değil mi? Bu şarkı belli bir grup ya da kişi için değil. Hayatın her alanında, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlamaya çalışan herkes için.

'Ben de trenim 3'ten fazla kitap okuduysa'

'Senin için ne söylesek lafta kalırdı oduna anlatsak inan adam olurdu'



Devamını Oku

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ayakkabını Göster


 Zannediyorum yine Yerden Yüksek blogunun başlattığı bir mimdi bu. Bana gelmedi :D Şimdi bu mim bir sosyal sorumluluk projesine dönüştü. Detaylara buradan ulaşabilirsiniz. Kim bilir belki, başarıya ulaşır bu proje ve çorba da sizin de tuzunuz bulunur.
Devamını Oku

19 Nisan 2011 Salı

Doğadan Tarçın-Karanfil



Ne zaman keşfettim hatırlamıyorum, ama ben bu çay olmadan kış geçiremiyorum ve hala bahar gelmediği için, siz de faydalanın istedim. Kendimi ne zaman hafif kötü hissetsem, dinlendirici bir şey içmek istesem hemen sallıyorum bir tane. Soğuk algınlığı başlangıcında -ama hastalanmadan daha- çok iyi geliyor. Kokusuna bayılıyorum... Geçen gün eve geldiğimde başım ağrıyordu, midem bulanıyordu. Bir baktım Tarçın-Karanfil çayı bitmiş. Yemin ederim bir bocaladım. 'Anne Tarçın-Karanfil çayı bitmiş' çok dertlendim çoookk :D Gerçi olsa da içemezdim çünkü midem bulanmaktaydı. Annem kendi karışımını yaptı getirdi onu da içemedim. Ertesi gün hemen markete gittim, yoktu. Dedim eyvah ben seviyorum ya, kesin kalktı piyasadan. Bilirsiniz elimi attığımı kurutuyorum. Neyse bir kaç market dolaşınca buldum. Sevdiğim şeylerde 'yeter' 'sınır' mevhumu yok.. Bu insanlar için de böyle, nesneler içinde, ürünler için de. Doğadan bana para vermiş olsa ancak bu kadar reklamını yapabilirdim. Yemin ediyorum herkese öneriyorum, yanımda taşıyorum arkadaşlarıma da içiriyorum. Bknz. Pudra Tozu :D Gidin, alın deneyin işte... :)
Devamını Oku

3 Nisan 2011 Pazar

Bahar mı geldi?

Evet biliyorum hava soğuk, yağmur yağıyor ama bizim evin önündeki ağaç öyle güzel açmış ki. Bahar gelmiş dedim. :)

Devamını Oku

1 Nisan 2011 Cuma

Macaronnn ama Makarna değil ha ha :D

Epeydir canım istiyordu. İnternet sitelerinde sağda, solda reklamlar çıkıyordu en olmadı anda. Gecenin bir yarısı aklıma düşüyordu. En son Carte Dor çıkarmıştı. Onu aradım heryerde ama bulamadım. Sonra dedim ki ne arıyorum hem o tek bir çeşit. Gider alırım Beyaz Fırından. Gittim aldım :D Çok pahalı bir şey ama ya.. İçime oturdu neden bilmem. Netice de nefis körlemesi değil mi? 1 tane de aynı 10 tane de :) Gerçi her birinin tadı başka ama olsun :))


Devamını Oku

Pages

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Ara ki bulasın

© 2011 Kızsal Şeyler İşte, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena